21 Şubat 2012 Salı

Müslüman Petrol



İzmit'te görev yaparken birlikte çalıştığım Sibel isminde Çanakkaleli bir memurum vardı. Anneannesi Çanakkale'de ikamet ediyordu. Bir yaz tatilinde Çanakkale'ye anneannesine gitmişler, İzmit'e dönmelerine yakın Sibel : 

- "Anane" demiş, "bize gelmek istersen muavine söylersin, Yarımca'da seni Türk Petrol'ün önünde indirir.”

- "Yavrum, ben ne petrol olduğunu unuturum, aklımda tutamam.”

- "Yapma Anane yaaa... Bu kadar basit bir şey unutulur mu? Petrolü zaten biliyorsun. Unutmamak için kendi kendine sor; ben neyim? "Türk". "Nerede ineceğim? " "Türk Petrol." İşte böyle soru cevapla nerede ineceğini çok kolay hatırlarsın.”

- "Eh iyi bakalım yavrum, inşallah karıştırmam" demiş yaşlı anneannesi.

Sibel'ler Çanakkale'den İzmit'e dönmüşler. Birkaç ay sonra anneannesi telefon açarak yanlarına geleceğini haber vermiş. Anneannenin geleceği gün kardeşiyle birlikte Yarımca'da yol kenarında Türk Petrol'ün yanında beklemeye başlamışlar.

Çanakkale'den hareket eden otobüste yaşlı kadın kendi kendine sormuş; "ben neyim", içinden cevaplamış "müslüman", "nerede inecektim?"; gene kendi kendine yanıtlamış; "Müslüman Petrol'de." Nerede ineceğini hatırlamış olmanın sevinciyle muavine seslenmiş :

- "Muavin bey, oğlum.. Yarımca'ya geldiğimizde ben Müslüman Petrol'ün önünde ineceğim, sakın unutup da beni başka yerde indirme, tamam mı?"

- "...????????"

- "Valla sonra muavinle nasıl anlaşıp da Türk Petrol'ün önünde indi Ananem, ben de bilmiyorum" dedi Sibel.

Bunu muavine sormak lazımdı.

Ön Koltuk



Ağustos 2004 ayında yeni atandığım iş yerime katılmak üzere Ankara'ya gitmiştim. Burada iki hafta çalıştıktan sonra yıllık iznime ayrıldım ve 13 Ağustos 2004 Cuma günü evimin bulunduğu İzmit'e dönmek üzere Kızılay'da bulunan bir yazıhaneden bilet aldım. Şansıma, ön sıralarda yer varmış; 2 numaralı bileti verdiler. 

Akşam üzeri saat 20.00'de Ankara'dan İzmit'e hareket ettik. Yanımdaki 1 numaralı koltukta oturan 26-27 yaşlarındaki gençle sohbet etmeye başladım. Ulaş adındaki bu genç Ankara'ya nişanlısını ziyarete gelmiş, Kocaeli'nin Körfez ilçesinde ikamet ediyormuş. Gölcük'de bulunan ünlü bir otomotiv fabrikasının boya bölümünde çalıştığını söyledi ama, aslında elektronikçiymiş. Bir meslek yüksek okulunun elektronik bölümü mezunu olduğunu söyledi.

Bir süre sohbet ettikten sonra söz döndü dolaştı, uzun yolda bir otobüsün ön koltuklarında seyahat etmenin ne kadar güzel olduğuna geldi. Evet, insan gözleri hiç yorulmadan ön koltukta etrafını seyrederek hoşça bir yolculuk yapabiliyordu.

- "Söz ön koltukta yolculuk etmekten açılmışken size annemin teyzesi ile ilgili bir anı anlatayım" dedi Ulaş. 

- "Sizi dinliyorum" dedim.

- "Annemin yaşlı bir teyzesi var, otobüslerde ön koltukta seyahat etmeyi çok seviyor. Daha doğrusu arka koltuklarda yolculuk yaparsa midesi bulanıyor, kusacak gibi oluyor. Bu yüzden de mutlaka ön koltukta boş yer varsa bilet alıyor. Neyse, bir gün annemin teyzesi gerçekleştireceği bir yolculuk için bir firmaya ait otobüsün en ön koltuğuna, 1 numaraya ait bir bilet almış. Otobüs perona girince de gitmiş otobüse yerine oturmuş. Otobüsün hareket saati geldiğinde orta yaşlı bir bey gelmiş ve teyzeye "hanımefendi, lütfen kalkar mısınız, o koltuk bana ait" demiş. Önce şaşıran teyze hırsla adama "ne münasebet" demiş. "Ben bu koltuğun parasını verdim, biletim de cebimde; hiçbir güç beni bu koltuktan kaldıramaz" demiş. Bunun üzerine adam "sür o zaman otobüsü de gidelim" demiş. İyice şaşıran teyze "Aaaa, delinin zoruna bak; ben şoför müyüm" demiş. Gülmeye başlayan adam "şoför değilsen benim koltuğumda ne işin var teyze?" deyince iyice şaşıran bizim koca teyze şaşkınlıkla bir sağına, bir soluna, bir de önüne bakmış ki ne görsün; önünde kopkaca bir direksiyon ve bir sürü düğmeler. Meğer bizim teyze aceleyle otobüse bindiğinde 1 numaralı koltuk diye şoförün sürücü koltuğuna oturmamış mı? Bir anda kıpkırmızı olan koca teyzem özürler dileyerek sürücü koltuğundan kalkmış ve koltuğun bir arkasında bulunan 1 numaralı koltuğuna oturmuş. Otobüs mola verdiğinde inen yolcular birbirlerine teyzemi göstererek gülüyorlarmış.

Ulaş'la birlikte gülüştük. Hoş bir anıydı ama herhalde benim başıma böyle bir olay gelseydi yerin dibine batardım. 

Teyzesinin yapacağı yolculuklarda daha dikkatli olması dileğiyle hoşçakalın.

DENİZ ASTSUBAY OKULLARI ÖĞRENCİLERİ, 43 YILDAN BERİ BENİM TASARIMIM OLAN ŞAPKA KOKARTINI KULLANMAKTALAR

Tüm kuvvetlere ait askeri öğrencilerin şapka kokartlarında Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden  ve yukarı doğru baktığı için bağımsız bir...